Antakya için
hep kültürlerin ve medeniyetlerin birleştiği yer şeklinde yazılmış tanıtım
yazıları veya şehrin o dillere destan mutfağını içeren gurme yazıları bir hayli
popülerdir ve her yerde kolaylıkla bulunabilmektedir. Bu yüzden bunlara hiç
değinmeye gerek duymadığım gibi zaten yapmış olduğum seyahatler hakkında bir
şey yazmaya karar verdiğim zaman bu tip şeyler genellikle yazılarımın konusunu
oluşturmuyor; tıpkı bu yazıda da olduğu gibi. Buraya yapmış olduğum kısıtlı
süre zarfındaki seyahatlerden birinden döndüğümde, ekşi sözlük’e şöyle bir şey
yazmıştım:
http://eksisozluk.com/entry/19176340
Bu yapmış
olduğum seyahatte yanımdaki fotoğraf makinesi, yukarıda anlatılan yol tarifini
istediğim kalitede pozlayabilecek kapasiteye sahip olmadığı için o anı
pozlayamamış olmak uzunca bir süre içimde bir ukte olarak kalmıştı. Aradan 2
küsür sene geçti ve de bu sefer fırsatını bulup buraya bir kere daha ayak
basabildikten sonra bu sefer fotoğraf makinemle aynı adres tarifine uyarak bir
kiliseden diğerine yürümeye başladım.
Her yerin
iki sene önce bıraktığımın aynısı olması mekanın ufaklığı ve sakinliğinden
dolayı belki doğaldı ama tarifte adı geçen bakkalın dükkanın önünde sanki 2
senedir hiç oradan kalkmamış gibi aynı şekilde oturuyor olmasına hem şaşırdım,
hem de sempati duydum.
Bir şehrin
sizde bırakacağı sevimli etkilerin ayrıntılarda gizli oluşunu her zaman
sevmişimdir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder