6 Nisan 2012 Cuma

Replikas - Biz Burada Yok İken

Replikas'ı 90lı yıllarda Peyote'de Cumartesi akşamları çıktıkları dönemden beri takip ederim. Aslında onları takip etmem 60lı ve 70li yıllara ait Türk rock 45liklerini topladığım ve İstiklal Caddesi'nin o zamanlar var olan efsanevi mekanı Dip Sahaf'ı arşınladığım döneme denk gelir. O dönemler ihtilal sonrası yasaklanmış olan Cem Karaca tekrar gündeme gelmiş, hem Cem Karaca, hem de Erkin Koray hakkında yazılmış olan birer kitap ve Yavuz Plak'ın yasaklı Cem Karaca şarkılarını Best Of serisi şeklinde sunmaya başlamış olması, bir kitle için Anadolu Rock'ın yeniden dirilişi olarak anlam kazanmıştı.

Aslında 90lı yıllarda Türk pop müziğinin yapmış olduğu patlama bilimum Anadolu Rock diriliş albümlerini de beraberinde getirmiş olmasına rağmen, bu albümlerde düzenleme olarak hep bir vasatlık hakimdi. Aynı dönemde hali hazırda etkilenmiş olduğu 60lı ve 70li yıllar Türk rock müziğine kendi çalışmalarında bolca selam çakmış olan Replikas'ı diğerlerinden ayıran farklar da burada ortaya çıkıyordu. Samimi bir şeyler ortaya çıkarmak için bir araya gelmiş bir müzik grubu, zamanında yapılmış olan şeyin amaç ve ruhunu iyi kavramış olmak ve bunu her şeyin değişimiş olduğu 90lı yıllarda daha ilerici bir anlayışla icra etmek..

İşte 90larda Türk underground müziği yapmak üzere yola çıkmış olup bu yolda ilerlerken sadece Anadolu Rock'tan değil, bu coğrafyanın kıymetli alt kültürü arabeskten de beslenmiş olan Replikas, günümüze kadar eksenini koruyup sonunda yılların birikimini son çıkardığı cover albümü Biz Burada Yok İken'de derleyip toparladı.



Bugün albümü henüz daha dinlememiştim ki, yakın bir tanıdıktan bir "olmamış" yorumu aldım. Bu yorumun sebebini kendisine hiç sormadım fakat şu anda bir taraftan albümü dinleyip diğer taraftan bu yazıyı yazarken "olmamış" yorumunun sebebini çok iyi anlıyorum.

Aslında bana kalırsa gayet de "olmuş" bir albüm Biz Burada Yok İken. Replikas, bilimum Anadolu Rock cover'larını bir albümde derleyip toplama işinin altından Türkiye'de hakkını vererek kalkabilecek nadir isimlerden. Fakat eğer ki Replikas'ı az çok tanıyor iseniz, albümü dinlerken "Benim bildiğim Replikas çok daha iyisini yapabilir." cümlesini de kurabilme ihtimalinizin yüksek olması "olmuş" yorumunun kimine göre "olmamış" yorumuna kaymasına sebebiyet verebilir. Albümdeki bir çok cover orjinaline bir hayli sadık kalarak yapılmış. Kötü değil ama Replikas'ın önceki albümleri çıtayı zamanında bir hayli yükseltmiş olduğu için bazı cover'larda orjinalinden biraz daha uzaklaşıp, daha özgün düzenlemeler duysak ne kadar da fevkalade olurdu diyor insan.

Orjinaline sadık, fakat distorte ve saldırgan sound'un da kendini hard core bir gövde gösterisi olarak göstermiş olduğu düzenlemeler bunlar; ki bu bir artı puan zaten. Bir de üç tane düzenleme var ki; birincisi Ersen ve Dadaşlar'ın ilk 45liği Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm: Burada Dadaşlar düzenlemesine yine sadık kalınmış olmasına rağmen Wah wah'ın etkin kullanımı ve bu kullanımın düzenlemeye kattığı saldırgan hava pek oturmuş. İkinci olarak da Barış Manço Ölüm Allah'ın Emri çarpıyor göze. Orjinalindeki yabancı rock koleksiyoncularını bile defalarca hayran bırakmış olan zurna melodisi girişi, Replikas düzenlemesinde yerini distorte bir bas ve yaylı tambur birlikteliğine başarılı bir şekilde bırakmış. Üçüncü olarak da canlı halini defalarca dinlemiş olduğumuz Çiçek Dağı. Bu düzenlemedeki en önemli husus, rock gitarı kullanarak Çiçek Dağı'nı Anadolu havasını bozmadan icra edebilmek veya Erkin Koray'ı iyi anlayabilmiş olmak anlamına da geliyor bu; zaten Replikas tarafından kusursuz bir biçimde uzunca bir süredir gerçekleştirilmekte..

Uzun lafın kısası, dersleri hali hazırda çok iyi olan bir öğrencinin bir sınava hiç çalışmadan girip yüz üzerinden yetmiş iki alması gibi bir şey bu albüm.. Ben "olmuş" diyorum..